*dinleme önerisi: fatih erkoç-afedersin
Aşk, bazen en derin köşelerimize ışık tutarken, bazen de en büyük korkularımıza yol açar. Kalp, ne kadar direnirse dirensin, bir şekilde teslim olmayı kabul eder. Aşık olmak, karanlık gecelerde umutla karışmış bir hüzünle uyanmaktır. Duyguların derinliklerine inmek, karmaşık bir yolculuk olabilir; ama zaman, bu duyguyu unutmayı başaramaz. Çünkü duygular, mantığın peşinden gitmeyen bir yolculuktur; Onlarda mantık aramak, dünyanın en mantıksız eylemidir. Bir kalıba sığdırmak, anlamaya çalışmak sadece bu yolu daha da karmaşık hale getirir.
İki insan, iki farklı dünyadır. Aynı yolu, farklı hızlarla ve farklı şekillerde yürürler. Bazen hızlı adımlar atılır, heyecanla ard arda bir sürü nefes alınır ; bazen ise temkinle ilerlenir yavaş ama derin bir nefes alınır. Biri duygusal bir sıcaklık arar; bir söz, bir dokunuş, bir baş okşamasıyla içinin ısınmasını ister. Diğeriyse her şeyin mantıklı olmasını, her eylemin bir anlam taşımasını bekler. Birine göre bir duygu fırtınası, diğerine göre sessiz bir rıhtım olabilir. Bu mesafe, zaman zaman büyük bir uçurum gibi hissettirebilir ancak aynı yolu farklı şekillerde yürümek, yanlış değildir. Önemli olan, nerede, nasıl ve ne zaman yolların bir araya geleceğidir. İki ayrı dünyadan 'biz dünyasına' geçebilmektir.
Bazen kelimelere dökülemeyen anlarda en güçlü şekilde hissedilebilir. Dilin değil eylemlerin ardında gizli olabilir. Saklambaç oynayan bir çocuk gibi, bulunmayı bekleyerek saklanabilir. Ancak bir noktada kelimelerin suskunluğu, ruhu yalnız bırakır. Sürekli ebe olan diğer çocuğun siniriyle, yalnızlıkta kaybolabilir. Tam da burada, "Seni seviyorum" demek, en derin korkuları, en büyük yalnızlıkları içinde barındıran bir ruhu sarmalayabilir.
Benim için aşk, kalpteki yangının en derin köşelerine ulaşmakla ilgilidir. O yangın, insanın içinde büyüyen bir tutkudur. Bazen bir alev gibi yükselir, bazen ise bir kıvılcım gibi ısındırır. Aşık olmak, o yangını görmekle değil, ona dokunabilmekle ilgilidir. İçinde kaybolmamak, o yangını birlikte hissetmektir. Çünkü aslında, aşk bir tamamlanma değil, iki eksikliğin bir araya gelmesidir. İki yarımın, bir bütün olmak için birbirini kabul etmesidir.