Ben Gülümden Sorumluyum -Psikolog Çisem Güleryüz

Ben Gülümden Sorumluyum -Psikolog Çisem Güleryüz

Türkiye Google arama topiklerinin sonuçlarına baktığımızda en başta hep aynı cümleyi görüyoruz:“Ben neden sevilmiyorum?”

Aslında hangi çağda olduğumuz, hangi koşullarda yaşadığımız gibi etkenler fark etmeksizin her insanın ortak paydası sevgidir. Bu evrensellik düşünüldüğünde arama başlığının popüler olması daha da anlaşılabilir olabilir.

Çünkü sevgi istiyor, sevgiyi söylüyor, sevgiyi arıyoruz. Şarkılar yazıp söylerken, dostlukların ya da büyük aşkların anlatıldığı filmlerde duygulanırken, bir annenin çocuğunun başını okşamasına şahit olurken gördüğümüz şey hep aynı.

Nedir peki bu sevgi ? İhtiyaç mı ? Salt bir istek mi ? Yoksa acizlik mi ?

Sevgi herkesin bildiği, bildiğini sandığı, bildiğine inandığı ama anlatamadığı bir şeydir. Bu sebepten ki herkesin üzerinde anlaştığı bir tanımı yoktur. Her tanımda bir şeylerin eksik kaldığı hissedilir. Çünkü sevgi tanımlanamaz, deneyimlenir.

Zannımca sevgi bir barınma ihtiyacıdır. İnsanın bir kalpte barındığını bilmesi sevginin benim dilimde tanımıdır. En güzel ev kalptir, sevgi de kalpte yaşama ve yaşatmaktır.

Klasik bir örnekle, biri bize çiçekleri sevdiğini söylese ama onları sulamasa, çiçekleri sevdiğine inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin yaşaması, gelişmesi için duyduğumuz etkin ilgidir. Bu etkin ilginin bulunmadığı yerde sevgi olmaz. Yaşayamadığımız yerde de barınamayız.

Vermek, almaktan daha doyurucu, daha haz verici olmuştur; sevmek, sevilmekten daha önemlidir. Çünkü birini yaşatmak, yaşamın anlam bulmasını sağlar.

Maslow'a göre ise de bir ihtiyaçtır. Günlük dilimizi bırakıp bilimsel bakarsak da bu yanıtı alırız. Herkesin bildiği piramidi, bize insanların belirli ihtiyaçları olduğunu ve ancak bu ihtiyaçların karşılanması koşuluyla sağlıklı bir yaşam sürebiliceğini söyler. Fiziksel ve güvenlik gibi yaşamsal zounlulukların hemen üstünde "sevgi" vardır. Sevilme ve ait olma ihtiyacı...Duygularımızı ne kadar gösterdiğimiz, gösteriş şekillerimiz hatta duygularımızın ne kadar farkında olduğumuz değişebilir. Değişmeyen tek şey,sevginin bir ihtiyaç olduğudur.

Üstelik ihtiyaç duyulan sevginin tek bir formu da yoktur. Sev'gili, aile, arkadaşlar,sosyal çevre, hayvanlar, doğa, dünya... Hepsinin sevgi yeri ayrı olduğu gibi ikâme edilebilir de değildir. Bir sevginin eksikliği başka bir şey ile tamamlanamaz.

İhtiyacın eksikliğinin sonucunda gördüğümüz senaryolar farklılık gösterse de, sonuçları hep mutsuzlukta buluşur. Agresiflik en belirgin sonuçtur. Sevgi ise evcilleştirir. Evcilleştirdiğimiz her şey de kalbimizde bizimle yaşar. Yani sevgi yaşatır.

"Köyünden sevgi görmeyen çocuk, sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.

Özeller özeli başucu kitabım Küçük Prens'ten  çok sevdiğim bir kesiti sevginin evcilleştirme gücünü benden daha iyi anlatacaktır :)

.....

"Küçük prens gidip güllere baktı.

    "Siz benim gülüme benzemiyorsunuz," dedi. "Hatta hiçbir şeysiniz şu anda. Çünkü ne bir kimse sizi evcilleştirdi, ne de siz bir kimseyi. İlk gördüğüm zamanki tilkim gibisiniz. O zaman yüz bin başka tilkiden herhangi biriydi. Ama şimdi dostum oldu ve benim için eşi benzeri yok."

    Güller çok utanmışlardı.

    "Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için," diye sürdürdü sözlerini küçük prens. "İnsan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim."

    Tilkinin yanına döndü sonra.

    "Hoşça kal," dedi.

    "Hoşça kal," dedi tilki. "İşte sana bir sır, çok basit bir şey: İnsan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez."

    "Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez," diye yineledi küçük prens; unutmamalıydı bunu.

    "Gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır."

    "Onun için harcamış olduğum zaman..." diye yineledi küçük prens. Unutmamalıydı bunu.

    "İnsanlar unuttular bunu," dedi tilki. "Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğimiz şeyden sorumlu oluruz. Sen gülünden sorumlusun..."

    "Ben gülümden sorumluyum," diye yineledi küçük prens. Bunu da unutmamalıydı.

Psk. Çisem Güleryüz

Hakkımda

Merhaba, ben Çisem. Lisans eğitimimi Kadir Has Üniversitesi'nde İngilizce Psikoloji bölümüyle tamamladıktan sonra, İstanbul Ün..